Drama Fantezi
Hindistan 2018
89 Dakika
Yönetmen: Amartya Bhattacharyya
Hindistan, insanın dünyada gezip görebileceği en farklı en zengin en verimli toprak, kültür ve coğrafyaya sahip vatanlarından biri. Hindistan yapımı olan bu filmde bu toprakların kırsal kesiminde yaşayan bir şair ve bir ressam aynı fikrin peşinde koşup bu fikrin kendilerine ait olduğunu iddia edip sahip çıkarlar.
Mecnun bir adam, güneşi yakalamak için bir yolculuğa çıkar. Oğlu vefat etmiştir. Oğlunun ancak güneşi bir ağ ile yakalarsa geri geleceğine inanmaktadır. Tembel bir adam ise Mecnun Adam’dan aldığı tavsiye ile fikrin kendisine ait olduğunu kanıtlamak için ilk defa resim çizmeye başlar.
Fantastik öğeleri içerisinde barındıran filmde çok ilginç olaylar yaşanır. Çok manidar göndermeleri de içerisinde barındıran film düşündürücü olduğu kadar zaman zaman belgesel tadında hoş bir seyirlik filmdir. Filmde yönetmeni de oyuncu kadrosu içerinde yer almıştır.
Hindistan’da birçok festivalde gösterilip bazı ödüller de alan film insanın zihin yapısını çok farklı yapılar ve örnekler eşliğinde tasvir ediyor. Filmin müzikleri de gayet hoş ve dinlendirici sizi adeta Hindistan’da gezintiye çıkartıyor.
Film aforizma tadında çıkarımlar ve sorgulamaları ile ders alabilene pek kıymetli bilgileri öğretiyor. Sorgulattırıcı, soru sordurucu ve hesaba çektirici bir film olarak da zengin öğeleri içinde barındırıyor.
Aynada iskeletini görmek, ölümü ölmeden hissetmek tüm hırslarımızı alıp götürmez mi? Çatışmalarımızı, gündelik sorunlarımızı çözüp, bizi daha fazla mutlu etmez miydi?
Zihnimizin içerisindeki hapishanede dönüp dolaşıyoruz ama bunun farkında bile değiliz.
Yaşadıklarımız, gördüklerimiz dinlediklerimiz, okuduklarımız muhatap olduklarımız bizi bir yerlere iyiye, doğruya güzele mi taşıyor yoksa daha da aşağılara mı götürüyor?
Dünya çok hızlı dönüyor, haber bombardımanları üzerimize yağıyor ne faydası var bu çöp olacak bilgilerle zihnimizi doldurmanın, yaşamak zaten yorucu, yıpratıcı ve meşakkatli bir süreç bu ağırlığın üstüne bir de daha fazla yük yüklemenin ne anlamı olacak ki?
Acaba tüm bu yaşadıklarımız bir hayalden mi ibaret sonunda kaybolup yokolacak olanlar neden masal olmasın ki gerçek değiller çünkü.
Kimsenin Güneşi yakalamaya çalışan mecnundan bir farkı yok ama akıllılarmış gibi davranıp kendini kandırıyor insanoğlu. Ve bu kandırma oyununun çoğu kimse farkında değil.
Bir deliliği yapan farketmiyor diye delilikten kurtulabilir mi? Kurtulamaz ve hakikati gören ancak aklını kaçırmışın halini idrak edebilir.
Mum ile bile olsa karanlıktan çıkmak için yürümeye çalışan güneşe varacaktır. Kirlenmiş zihinler ve arınmış saf zihinler aynı şeyleri mi görürler?
Hakikat ancak temizlenmiş bir zihne kendini gösterir yoksa kirlenmiş zihinler hakikatten nasip alamazlar.
Acaba kim bilir doğrusunu aynada hakikatini gören ben mi yoksa zihin hapishanesinin mağduru olan ben mi?
İlham olmadan sanat olabilir mi?
Hakikatin peşinde koşanı hakikatten habersiz olan ne anlar onu itham edip yok etmeye çalışmaktan başka.