Covid salgını ile birlikte değişen dünya düzeniyle uyum sağlamaya çalışmaktan birçoğumuz çok yorgun düştük. Sinir sistemlerimiz sürekli bir tehlike alarmında kaldığından dolayı artık arıza alarmı vermeye başladı.
Kendimden biliyorum, ilk başlarda virüs buralara ulaşamaz kafasına sahiptim, sonra çok kısa bir zaman içinde virüs yüzünden tüm dünya hep beraber evlere kapandığımızda bu seferde bunun bir bilim kurgu filmi olduğunu düşünmüştüm. Bir süre sonra ise her yerden salgın nedeniyle yaşanan ölüm haberleri gelmeye başladığında panikle beraber ya hasta olursak duygusu ile baş başa bir korku filminin içinde kalıverdim.
Hayatlarımız bütün dünya ile birlikte altüst olduğunda "altının üstünden, daha iyi olmadığını nereden biliyorsun?’’ sözünün her zaman doğru olamayabileceğini de öğrenmiş olduk.
O kadar alt üst olmuştuk ki bazen o karmaşanın içinde kendim olmakta zorlanıyordum. İlk zamanların "evim evim güzel evim’’ mutluluğu bir süre sonra bir çokları için kâbusa dönüşüverdi.
Bir zaman sonra gün, hafta ve ay mevhumu yok oldu, dünya kendi hızında sakince dönmeye devam ederken çoğunlukla kendimi "bize ne oluyor’’ diye düşünürken yakalıyordum. Dört duvarın arasına sıkışıp kalmıştık, dışarı çıkmak büyük bir lüks haline gelmişti ve üstelik de cesaret istiyordu. Tüm dünya ebeveynlerinden ceza almış çocuklar gibi evlere kapanırken, bırakın kimseye sarılmayı, el sıkmaktan kaçındığımız, öksürene, hapşırana potansiyel hasta gözüyle baktığımız paranoyak bir dünyaya hapis oluverdik. Aylar boyunca sadece zorunlu ihtiyaçlar için dışarı çıkıp, işimiz bitince son hızla evimize döndük, en büyük aksiyonumuzun her şeyi dezenfekte etmek olduğu günler yaşadık. Bir süre sonra birçoğumuzun bünyesi bu evde kalma durumu ile uyumlandı, üstelik uyumlanmasak ne yapacaktık, virüs bırakın yok olmayı, her seferinde başka bir türe evrilip karşımıza çıkıyordu.
Bilim kurgu filminden, korku filmine geçiş yapmış acaba bir çare bulunacak mı diye düşünürken, bulunan aşı haberleri biraz olsa tüm dünya için umut ışığı oldu. Bu seferde aşı olacak mısın, olmayacak mısın tartışmaları başladı, insanlar aşı olanlar ve aşı karşıtları olarak ikiye bölündü. Sürüp giden tartışmalar boyunca fark ettim ki, hepimizin aynı gemide olduğumuzu ve hala herkesin aynı hastalık riskini taşıdığını unutmuştuk. Bu süreç boyunca "acaba toptan deliriyor muyuz?’’ diye de çokça düşündüm.
Sonra bir zaman geldi ve yavaş yavaş sokağa çıkma yasakları kalkmaya başladı. Hala endişeli olsam da sokağa çıkabildiğime şükretmiştim ve dünyanın bize hiç ihtiyacı olmayan döngüsünde mis gibi bir bahar beni kucaklamıştı. Bugünlerde salgının hızı biraz olsun kesildi, aşı karşıtları ne der bilmiyorum ama bana kalırsa aşı işe yaradı. Be kendi payıma hala dikkat etmekte fayda olduğunu düşünüyorum, çünkü salgın çok tehlikeli boyutlarda olmasa da devam ediyor. Belki eskisi kadar öldürmüyor olabilir ama hasta ediyor ve ileriki yıllarda hasta olanlar açısından herhangi bir risk var mı bilmiyoruz. O yüzden önlem almaya, kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için elimizden gelen gayreti göstermeye devam diyorum. Salgınla beraber artık dünyada hiçbir şey eskisi gibi değil, hep birlikte değiştik, dönüştük.
Bazılarımız ağır kayıplar yaşadı, bazıları belki sadece hasta olarak atlattı ama açıkça söyleyeyim ki tüm dünya kıyametin eşiğinden döndük. Tekrar aynı yere geri dönmemek için dikkati elden bırakmamız lazım diye düşünüyorum.
Sağlıkla kalın. Esen kalın.
Namaste.