Ya, yine şu ‘’Beklentilerimiz’’ meselesi aslında... Ne kadar yoruyor, üzüyor, ilişkileri, işleri, eğlenceyi, Biz' i, ''Kendimizi Gerçekleştirme"mizi, yapabilirliklerimizi… Sabote ediyor, ediyoruz farkında olmadan...

Ve gerçekte zaten orada olmayan, ortada olmayan, hayali, öğrenilmiş, geçmiş, bizim bile olmayan deneyimlerden, istek ve arzulardan, hayallerden, belki de başkalarının yürüyemediği, yürümek istediği yollardan, ya da seçip beğenmediği, mutsuz olduğu tecrübelerden, asla bizimle aynı olmayan, olmayacak dinamiklerle, tamamen kafadan uydurulmuş bilgiden bir senaryo yüzünden yapıyoruz bunu.

Hayır...  Benim istediğim gibi davranamaz, benim ihtiyacım gibi olamaz, böyle bir görevi yok onun.

Hayatının amacı beni memnun etmek, beklentilerimi karşılamak değil, biliyor musun, olsa da, sen istemezsin zaten vee taşıma su ile değirmen döndürürsünüz, yorulana kadar.

İster misin?

Hayır... Onun başına gelen, benim de başıma da gelecek diye bir şey yok, ve ‘’Başına gelmiyor’’ hatırlayalım. O da oradayken, onunla birlikte oluyor Ol’ an...

Ben’imle birlikte... Bana değil... 

Hayır... Onun gibi olamam, kendim gibi olabilirim sadece, biri gibi olmak istediğimde, kötü bi kopyadan ileri gidemem, "Müsvedde’’ kalır, kendimi gerçekleştiremem.

Hayır... Kimsenin hayallerini gerçekleştiremem, aynı şekilde olmaz, olamaz hiçbir şey, hani parmak izi gibi, çabaladıkça eksik kalır, yaklaştıkça azalırım.

Kiimse tatmin olmaz, olamaz. Hep bi yarım… En Ol’duğunu sandığım anda bile...

Ben kendi istediğim, ideal ettiğim gibi olabiliyor muyum?

Vücudum, sağım ve solum aynı davranabiliyor mu?

Bir kolum, diğer kolumla, bir bacağım, diğer bacağımla, aynı güçte, aynı şekilde mi?

Gözlerim?

Birini kapatıp, diğeriyle baksam sırayla?

İki tarafım, birbiriyle aynı ve uyumlu mu her zaman?

Hislerim ve vücudum peki, gerçekten aynı anda, aynı yerde mi?

Yolları var, mümkün, öğrenmeye...

Ama bundan önceki her yol, beklenti işte ne yazık ki...

Yani, neyin nasıl olması, kimin nasıl davranması gerektiği bilgilerini bir kenara bıraksak biraz, kendimiz de dahil, sadece seyirci kalsak, beklemesek, düşünmesek, yapsak, Ol’sak...

Ol’ana, halimizi seyretmeye izin versek, Ol’an hallerini, seyretmemize izin versek.

Yargısız...

Seyretsek, izin verdiğimizde neye ve neyle akıyoruz? Aramadan, çabalamadan, beklemeden, sorgulamadığımız tam da o anda işte, aslında nelerle, nasıl mutluluğun içinde oluyoruz?

Ve hiç çabasız aktığımız o anlar, meşgul olduğumuz o şeyler, artık nasıl da her an’ımız oluveriyorlar.

İşte "Kendimi Gerçekleştirme’’ ye giden tek ve benzersiz yol.

Seyretmeye, bulabilmeye, çoğaltmaya...

Sevgiyle,
Namaste.


SİTEDE ARA

Go to top