Hemen hemen üç haftadır, ülkem de hayat eskisi gibi değil şüphesiz ki bir daha da hiç eskisi gibi olmayacak. Ülkemizin yaklaşık Avrupa kıtası büyüklüğünde olan bir bölümü parça parça, başka türlü bir acıyı deneyimliyoruz, dört yanımız acıyla kuşatıldı, geçmesi de çok mümkün değil.
Sanki acı ete kemiğe bürünmüş hayatımızın eşlikçisi olmuş gibi yatıp kalkıp bir şekilde onunla yaşamaya çalışmaktayız.
Deprem haberini duyduğumuz ilk anlarda sanırım hiç birimiz bu kadar büyük bir yıkımla karşı karşıya olduğumuzu düşünmedik ya da daha doğrusu düşünmek istemedik. Ama felaket öyle büyüktü ki gördüklerimiz karşısında donduk kaldık, birçoğumuz o günden bu yana yönümüzü kaybettik ve bu günlerde tüm yollar acıya çıkıyor. Sesimiz soluğumuz kesildi, yüreklerimizin üzerine kocaman bir kaya gelip yerleşti, birdenbire hayat dediğimiz şey tüm anlamını yitiriverdi.
Hayata dair bütün duygular yerlerini sessiz bir saygıyla acıya terk etti, durup dururken ağlıyoruz, gülmek değil, gülümsemek bile ayıp, yitip gidenlere saygısızlık gibi geliyor. Yattığımız yataktan, yediğimiz yemekten, aldığımız nefesten utanır olduk. Ülkemin binlerce insanı bir sabah ansızın gelen depremle artık aramızda değil, aramızda olanlar ise hala o şokun içinde yaşıyorlar.
Oysaki o gece yatarken hepsinin ertesi gün için planları, yapılacak listeleri vardı ve birçoğu yattıkları o uykudan kalkamadılar. Ölüp gidenlere mi yoksa kalanlara mı daha çok üzülüyorum bilmiyorum, iki arada sıkışıp kalmışız gibi hissediyorum ve öfkeliyim o kadar çok öfkeliyim ki hangi birinden başlasam bilmiyorum. Söylesem tesiri yok, sussam gönlüm razı değil, televizyonlar ölü sayılarını açıkladıkça, onlar yitip giden canlar birer sayı değil diye avaz avaz bağırasım var. Sizin o bir sayıyı layık gördükleriniz, hayalleri, umutları hedefleri olan canlardı, birilerinin annesi, babası, karısı, kocası, çocuğu, teyzesi, abisi, ablası, halası, yengesi, amcası, dayısı, ninesi, dedesi, eniştesi, arkadaşıydılar, onlar bir gün önce bu dünyada bir sayı değil bir insandılar. Artık yoklar ama yok olmaları bu dünyadan geçmiş oldukları gerçeğini değiştirmez. Televizyon da o canların üstünden prim yapmaya çalışanları gördükçe midem bulanıyor, tutup sarsmak kendinize gelin vakit el ele, omuz omuza olmak zamanı demek istiyorum.
Ama biliyorum ki bazılarının bunu anlayacak kapasitesi yok, kendi içimizden ve dünyadan yardıma koşanlar içimde bir ümidin filizlenmesine neden oluyor, sonra birileri öyle bir şey yapıyor ya da söylüyor ki o filizi içimden söküp atıyorlar. Toplumsal bir travmayı deneyimliyoruz, yas halindeyiz, elimiz kolumuz, uyuşuk, birçoğumuz uyumuyoruz, yemek yiyemiyoruz, sevdiklerimize sarılamıyoruz, bu acıyı hissetmek için oralarda birilerini tanımak şart değil ama insan olmak şart.
İnsanı ve insancıkları görüyoruz, sorumlu olanların depremin enkazından kurtulma çabalarını gördükçe insanlığımdan utanıyorum. Kendimi sürekli özür diler halde buluyorum, kimden özür dileyeyim yitip gidenden mi, kolu kanadı kırık hayatta kalandan mı bilmiyorum. Bu yaşananların suçlularından hesap sorulacak mı onu da bilmiyorum. Bilmediğim ne çok şey olduğunu fark ediyorum ama bildiğim tek bir şey var ki o da hayat bizim için bir daha asla aynı olmayacak. Yitip gidenlere rahmet dilemek ağrıma gidiyor, gidenlerin, kalanların yaşadıklarına kader denmesi canımı acıtıyor, böyle göz göre göre gelen bir felakete nasıl kader denilebildiğini anlayamıyorum.
Ülke olarak, vicdan ve merhamet sahibi herkesle birlikte yastayız, teselli cümleleri kifayetsiz, acımız büyük birbirimize tutunuyoruz. Hayat devam ediyor mu onu da bilmiyorum ama bu acıyla yaşamaya çalıştığımızı biliyorum. Bu yaşananları unutmayalım, unutturmayalım, sorumlularından, en alt basamaktakinden, en üsttekine kadar hesap sorulsun istiyorum. Hesap sorulursa gidenler geri gelmeyecek ama belki biraz da olsa adalet yerini bulduğu için içimiz soğuyacak. Gidenlere de kalanlara da dua ediyorum, acının her yanımızı sardığı bir hayatta birbirimize destek, kol kanat olmayı diliyorum.
Acımız büyük, Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Adana, Hatay, Şanlıurfa, Diyarbakır Osmaniye Kilis, Elazığ yastayız, unutmayacağız, unutturmayacağız.