Yaşayıp geldiğim onca yıldan, maddi, manevi düşüp kalkıp, hacı yatmaza döndüğüm onca yoldan sonra öğrendiğim en önemli şey, ilk önce kendimle kavgayı bırakmam gerektiği oldu. Anladım ki kendimle kavgayı bırakıp, hayattan şikayet etmekten vaz geçmedikçe olumsuz her duygu ve durumun içinde debelenip duruyorsun.
Bu kadar kavga ve şikayet hem kendine hem çevrene zarar veriyor, zaman içinde çevrendeki herkes çekip gidiyor sen o en huysuz halinle tek başına kalıyorsun. Şimdi bu bana neden böyle söyledi, neden böyle davrandı diye düşünerek her söz ve eylemin altında bir ard niyet aradıkça gerçekten kendinle ve dünya ile barışmayı beceremiyorsun. Sürekli bir şikayet hali içinde yaşamak çok zor ve yorucu oluyor.
Çokca büyüdükten ve hayat seni bir güzel silkeledikten sonra sen acaba kendinle barışmayı başarabilecek güçte misin ona bakmak gerek. Şikayetlerin ardı arkası kesilmedikçe her gün daha zor bir insan haline geliyorsun. Hayatın düğüm olmuş yollarını önce kendi önünden başlayıp açman gerektiği gerçeğini fark ettiğin zaman her açtığın düğümle karşında bir cevap buluyorsun. Hayat sana gül bahçesinden çok dikenli yol seçenekleri sundu ama sadece senin için durum böyle değil, hemen hemen herkes için böyle, buna hayat diyoruz yani anlayacağın sen istisna değilsin.
Tabii ki yaşamın her döneminde inişler, çıkışlar ve keskin dönemeçler olacak hayat dümdüz bir çizgi halinde gitseydi o zaman da sıkıcı olurdu, önemli olan o zorlukların içinden geçerken kendi elinden tutabilecek misin?
Hayatımın hangi döneminde kendimle kavga etmekten ve şikayette vazgeçtim hatırlamıyorum, öyle birden olmuş olamaz ama bir şekilde durumun zorluğunun farkına varmış olmalıyım. Ilk olarak olduramadıklarım için tasalanmayı bıraktım sanırım, çünkü bu gereksiz çabanın girdabında boğulduğumu ve etrafımdakileri de boğduğumu fark ettim. Sanırım bu benim için bir uyanma halinden çok olan biteni anlayıp kabul etme haliydi. O kabulle açılan alanda kendimin sürekli şikayet eden halinin farkına vardım, ilk önceleri hayatı kendime bu kadar zorlaştırdığım için çok öfkelendim ama her şeye rağmen bir dönüşüm başlamıştı, durup derin bir nefes aldım, kendime açtığım yeni alanda her türlü durumda kendime şefkat gösterebilmeyi bir şekilde başardım.
Bu kadar şikayetçi olmamızın altında yatan en önemli nedenlerden birinin öz şefkat eksikliği olduğunu düşünüyorum, bu tamamen benim kendi fikrim, katılırsınız ya da katılmazsınız o size kalmış. Kendimize şefkat gösterebileceğimizi nedense yaşadığımız toplum bize öğretmemiş, şefkat hep başkalarına gösterilir zannediyoruz. Uzun uzun yıllar sonra en çok kendime şefkat göstermem gerektiğini fark etmiş olmam benim için uzayda yeni bir gezegen keşfetmek kadar önemli bir gelişmeydi. Kendim için atabileceğim en önemli adımı atmış bir devri kapatmıştım, o şikayetçi kadını arkamda bırakmayı başarmıştım. Kendimle imzaladığım barış anlaşmasının kurallarına sıkı sıkıya uyuyorum, içinde bulunmaktan rahatsız olduğum ortamlardan, beni sıkan, geren insanlardan mümkün oldukça uzak duruyor, canımın istemediği hiç bir şeyi yapmıyorum. Kendime özen gösteriyorum, şikayetle, huysuzlukla geçen onca yılın ardından bulduğum doğru yol için yine kendime şükrediyorum.
Bunca büyüdükten sonra fark ettim ki hayat kendini sürekli mutsuz etmeye uğraşmak için çok kısa, o yüzden her şeyin olacağına varacağını kabullenerek yaşa. Canım kendim sana en çok sen lazımsın bunu sakın unutma.
Hoşça kalın.
Mutlu kalın.
Namaste.