Heer şeyin başladığı yer, Annem...
Resim bana hamileyken, 70’ ler.
Onyedi yaşında beni doğurmak zorunda kalmış diye başlıyor hikaye... Zor, yalnız ve imkansızlıklarla dolu bir hayattı ne yazık ki onunki...
Yine de çok marjinal, zamanının çok ilerisinde, çok zevkli, çok yetenekli, çok zeki, yoktan var eden bir kadındı...
Çok seven, çok döven, çok kızgın, çok üzgün, gezmeyi, araştırmayı, öğrenmeyi çok seven, tüm olumsuzluklar içinde kendini yetiştirmeye çalışan, çok güzel, çok flörtöz, "Ananen senin annen, bana abla de’’ diyen, günde 3 paket sigara içen, hep öksüren, (batı tıbbına göre sebebi sigara olan ama koruma sandığı sırlar ve yalanlar sebebiyle tabi çok sonra öğreneceğim üzere), anneden çok birlikte büyüdüğümüz, yoldaşlık diyebileceğim, çoook zorlu bir ilişki yaşadığım, "çok"larda yaşayan bir kadındı...
Normal’imiz, standartımız, herhangi bir konuda istikrarımız yoktu, hala da bilmem bunlar ne demek aslında...
Torunları doğdu ve bütün günahlarını temize çekti sanki...
Belki ikimizin de hayal ettiği gibi bir anne olmadı ama ve kim olabiliyor ki baktığında (?)
Çok oyuncu, çok sevgi dolu, dünyanın onların etrafında döndüğü, çok aşkla, ilk birkaç yaşlarında onlara sevgi ve güven dolu bir ortam yaşattı ve hakkıyla anneannelik yaptı.
Bana yaranamadı ama :(
Geçmiş acıları, suçlamaları, tartışmaları kapatmaya yetmedi o ayrı :(
Sonra da aramızdan ayrıldı...
İlk kaybımdı...
Bugün hem doğum günü, erken bir anneler günü yazısına da bahane oldu aslında, biraz dramatik olsa da...
Hem de ben küçükken hep anneler günü ile aynı güne denk gelirdi doğum günü, o kadar aşıktım ki, iki ayrı mutlu günü, iki ayrı hediyesi olsun diye üzülür, bunun için uğraşırdım.
Ve o kadar ki, oğlum 14 Şubat’ta doğacakken, bekleyip 16 Şubat’ta doğurdum :)))
Çocukluğumda ona olan çok büyük aşkım, her şey tersiyle ya, büyüdükçe çok büyük kızgınlığa, çok büyük suçlamalara, büyük kırgınlıklara dönüştü.
Ondan öğrendiğim, gördüğüm gibi oldum çok uzun süre, "çok"larda yaşadım ve yaşattım her şeyi sevdiklerime de...
Ancak o öldükten sonra, hatta o yetmedi diğer sevdiklerimi, çocuklarımın babası, anneannemi peş peşe kaybettikten sonra, anlayış çalışmalarına başlayabildim...
Hala da sürüyor, kolay değil, her yeni gün güncelleme isteyen bitmeyen bir yol.
Kızgınken, O’nda kendini görmek hiç kolay değil.
Göremezsem, kabul etmezsem de fark etmek ve çarkı değiştirmek mümkün değil, kendinde onu görür ve kızmaya devam edersin her defasında, birde onun yüzünden diye :(
Lütfen sadece affetmeyelim!
Haşa! Ve ne haddimize,
Orada bırakmayalım.
Biz kimiz ki birilerini affetmek, onun hayat dinamiğini yaşamadan, doğruyu yanlışı ondan iyi biliyor ve yargılıyoruz?
Anlayalım, anlayışa çalışalım, tek başımıza zor, gerekirse yardım alalım, anne yaradılış, varoluş, başlangıç, beslenme, güneşimiz, suyumuz, aşımız, güven, her şey…
O’nu anlamadan, her yanımız, hep yarım, hep güvensiz, hep eksik, kızgın kalacak.
Sadece Anlayış.
"Yapabildiklerinin en iyisi ve Ol’abildikleri kadar Ol’dular, Ol’uyorlar’’ anlayışı, Ol’anın şükrü, Ol’mayanın kabulu ile.
Onlara ve kendimize verebileceğimiz en büyük "Anneler Günü Hediyemiz’’ bu, tek ve en özgürlük bu.
Sevgiyle, namaste
Anne olalım ya da olmayalım, kadın, erkek, hepimizin içinde var olan "Dişil’’ taraf ve annelerimiz için;
Anneler günümüz kutlu ve mutlu olsun.