Birkaç seferdir, bana farklı şekillerde sorulan sorularla muhatap oluyorum "Bu yaştan sonra yeni şeyler öğrenmek için uğraşmanın ne gereği var?’’ bu soru beni gerçekten çok şaşırtıyor. Ne demek bu yaştan sonra, tamam yaşım antika sınırının ilk yarısına gelip dayanmış olabilir ama bu öğrenmeye engel teşkil eder mi?
Anlayamadığım nokta şu, yaş ile öğrenebilme kapasitesi arasında bir bağlantı var da ben mi bilmiyorum. Ya da soru bir de şu şekilde geliyor "Ununu eledin, eleğini astın, bu saatten sonra gez, eğlen, eğitimden eğitime koşmak çok saçma değil mi?’’
Bir kere çocuklarımı büyütmüş, üstüne üstlük evlendirmiş olmam (sadece ikisini) bana eğitimden eğitime koşmak için daha geniş bir alan açtı, evde benim bakımıma muhtaç kimse olmayınca, özgürlük alanım arttı, hem de bu eğitimler benim için gezmenin en güzel şekli, hem öğreniyor, hem eğleniyorum.
Öğrenmenin yaşının olmadığını hep biliyordum, hobi olarak başlayan sonra benim için bir mesleğe dönüşen yoga hocalığında, konu "yoga’’ gibi derin bir konu olunca her gün yeni bir şey öğrenmen mümkün. Tabii ki şöylede bir şey var kimse bana her gün otur iki saat ders çalış demiyor, öyle bir zorunluluğum yok, bildiklerim yeter deyip öylede işime devam edebilirim, ama neden olduğu kadarı ile yetineyim.
Bilmediğimi öğrenmek, araştırmak sonra öğrendiklerimi paylaşmak benim için büyük keyif, yani aslında işin özü ben bu öğrenme işinden çok keyif alıyorum. Öğrendikçe eksiklerimi tamamlıyormuş gibi hissediyorum. Fakat yanlış anlaşılmasını da istemem, öğreniyorum ama çok iyi biliyorum diye bir iddiam da yok, her konuyu bilmem mümkün değil, öğrenebildiğim kadarı bile benim için çok değerli. İnsanların öğrenmeyi belli kalıplara sıkıştırmasını hep çok saçma ve tuhaf bulmuşumdur, sadece gençler öğrenebilir, eğitim hayatı içinde öğrenmelisin, okullar bittiğinde öğrenme işini bırakmalısın.
Bu mudur yani bu kadar mıdır? Okul bitti kaldır at, defterleri, kitapları artık onlara ihtiyacın olmayacak. Belki, olaya bu yönden bakanlar kendi açılarından haklı olabilirler. Bildiğiniz üzere zeka geliştirilebilen ya da daha doğrusu kapasitesi arttırılabilen bir kavram, yaşın, cinsiyetin ya da herhangi bir durumun öğrenebilmeyle ilişkisi yok. Ama belli bir yaştan sonra öğrenebilmek için ihtiyacın olan iki kavram var biri disiplin, hiçbir zorunluluğun olmamasına rağmen öğrenmek için zaman ayırman, emek harcaman gerekiyor. Diğeri ise sabır çünkü bazen bir konuyu ilk seferde değil de birkaç sefer okuyunca anlayabiliyorsun, aslına bakarsanız bu da çok normal çünkü öğrenmek için çabaladığım konular, daha önce hiç karşılaşmadığım, kavramlar, terimler, terminolojiler, bazen bir kelimeyi telaffuz edebilmek bile çok zor olabiliyor. Tüm bunlara rağmen ben büyük bir keyifle öğrenip aynı keyifle öğretiyorum, öğrendiklerimi anlatırken ya da pratik yaptırırken içimdeki taşlar daha bir yerine oturuyormuş gibi hissediyorum.
Şimdi size soruyorum "öğrenebiliyor olmanın neresi kötü?’’ bunca yıldır öğrenmek için çabalamanın ben hiçbir kötü tarafını görmedim, aksine öğrenebilmiş olmak, beni ders anlatırken ya da pratik yaptırırken daha güvenli hareket eden bir insan haline getirdi. İşin özü şu; işimi çok severek yapıyorum, öğrenmekten ve öğretebiliyor olmaktan çok büyük keyif alıyorum. Yukarıdaki soruları soranları, yazdıklarım ile aydınlatmışımdır umarım.
Sevgide kalın. Her daim öğrenerek kalın.
Hoşça kalın.
Namaste.