İnandığın tanrı figürüyle arandaki bağı neyle besliyorsun? Bu bağ üstlendiğin kader kurbanlığı rolü ile ne denli ilişkili?  

Determinist misin? (Özgür iradeye ne kadar yakınsın?), kaderci misin? 

Hepimizin tanrı ile arasındaki kripto aynı ancak bunu çözme ve kabullenme biçimlerimiz farklılık gösteriyor, bu hayatımızın akışında o kadar önemli bir yere sahipki… 

Tanrıya yakınlığını nasıl ölçüyorsun? Sisteme, yaratıcıya hangi türden ibadetlerle bağlanıyorsun? 

Peki ya ibadetin hizmet mi? Anlamak mı? Yaratmak mı?  

Şunu söyleyebilirim ki en büyük ibadet hizmettir.  

Ancak herkes öyle kolay kolay hizmetini bulamıyor... Oluşunu bulamıyor... 

Bu nedenle hayatta en çok derdini çektiği şeyi yani bereketi üzerine çekemiyor. Burada sadece parasal bereketten bahsetmiyorum, sosyal ilişkiler, iş, eş gibi konularda bereket kanalına dahil. Bereket, oluş ile ilgilidir yani ateş ile. O yüzden bereket dişil bir formdur aynı kainattaki bütün yaratımın dişil formdan meydana geldiği gibi. Bütün bereket spandası yani titreşimi dişil ise bizim bu frekansa girebilmemiz için dişil enerjimizi yükseltmemiz gerekmez mi?  

Bununla alakalı sevgi dolu, naçizane bir tavsiyem var :)  

-Şefkat alanını besle!! Ancak şefkat tek bir şeye, maddeye veya kişiye karşı olan değildir o alt benliğin egosal bir tepkisidir. 

Gerçek şefkat ilahi kaynaktan gelir, hiçbir karşılık beklemez

Şefkatini öyle bir alana genişlet ki herkes ve her şey o şifalı alana girebilmek için sana çekilsin. 

-Kendini sev :) demeyeceğim tabii ki ! 

Kendini neden sevesin değil mi? Sürekli bu lafı duyuyoruz ancak kendinden nefret eden kendini sevmeye ihtiyaç duyar veya çabalar.

Sen kendini bildiğin taktirde sadece var ol’ursun kendini seven veya nefret eden değil, kendinin farkında olan olursun bu her şeyden daha kıymetli.

Farkındalık geldikçe, hizmetin de sana doğru gelir. Bir şeyi görmek istediğinde ise o karşına çıkmaz sadece görünür kılınır. 

Hizmet aşkına tutulmadan önce de şunu hatırlatmak isterim; hayat bir yarıştan öte, herkesin kendi yolunda ve kendi hızında ilerlediği bir yerdir yani yolunu bulduğunda hızın hiç bir önemi olmadığını da anlarsın… Sakinlik güzel şey! Yaşam sakinlikle yaşanır! 

Kapanışı, hatırlamayı çok sevdiğim bir alıntıyla “hizmetin, anlamın ve yaşamın” zihninde yeni bir oluş ve nosyona bürünmesi niyetimle minik bir uyanma sağlamak için paylaşıyorum. 

“Hayatın kendi başına bir anlamı yoktur. Hayat, bir anlam yaratma fırsatıdır. Anlamın keşfedilmesi değil, yaratılması gerekir… Anlamı, ancak onu yaratırsan bulursun. Hayatın anlamı çalıların arasında sana görünmeyi beklemiyor, anlam bir danstır, müziktir onu ancak yaratırsan bulursun”
OSHO 

Bütün zamanını ve bütün enerjini kendi hikayen için kullan sevgili dostum :) 

Varlığın hayata anlam katıyor, seni seviyorum ! 

Namaste…

 

 

SİTEDE ARA

Go to top