İnsan, bilginin vizyona dönüştüğü, beden aldığı bir varlık. Bilgi ise insanın varoluşundan bu yana gerçekleştirdiği beşeri becerilerini katlama yolculuğunda önemli bir araçtır.
Ancak bilgi, bilgi olarak kalmamalıdır. Kişiye aksiyon aldırmalı, onunla hemhal olmalı, ona doğru yönlenmeli ve yönlendirmeli, zihni bir yerden bir yere, bir halden bir hale sokmalıdır.
Çünkü bilgi kendi gerçekliğinde, kendi varlığını bedenlendirmek üzerine bir misyon edinmiştir, devinmeyen bilgi “malumat yığını”dır ve sadece zihin karmaşasına sebebiyet verir. Bilginin neye hizmet ettiğini bilmezsen öğrenmenin hiç bir manası yoktur, bilgi yüküyle (kirliliğiyle) zihnini taşırır durursun.
Bilgi, “bil” kökünden geldiği için bilmekle alakalıdır, öğrenmekle değil bu da demek oluyor ki bilgiyi her halükârda bilebilirsin ancak öğrenemezsin...
Biz, insanlar olarak bilginin kendisi iken onu bilmekten öte öğrenmeye niyet etmeliyiz. Ancak öğrendikçe kendimiz üzerinde çalışabilir ve versiyon atlayabiliriz.
Peki, şöyle bir soru sorarak Zihin ve Beyin kavramlarına değinmek isterim. Bilginin sonsuz kaynağı varken algılandığı yerin tek olması mı onu göreceli mi yapıyor? (Burada bilimsel bilgiden bahsetmiyorum)
Beynimiz, bilgi işlem merkezi olarak adlandırdığımız ve varlığını fiziksel bir şekilde kanıtlayabildiğimiz organımız iken, zihnimiz daha spiritüel, transandantal, soyut olan bizi hayatta tutmaya çalışan koruyucu mekanizmamızdır. Bunlar kimi zaman holistik (bütüncül) kimi zaman dualistik (ikicil) şekilde tanımlamalara sahip, iki ayrı ancak kati surette birbiri ile içe içe geçmiş nosyonlarımızdır.
Zihin, her yüzyılda büyük düşünürlerin kafasını en çok kurcalayan spekülatif bir olgu olmakla beraber, hala kavramsal olarak net bir şekilde neticelendirilemiyor, sadece bilinç ve ben(lik)lerimizle onu anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Net olan şey şu ki; beyin somut ve belirli bir sisteme sahip olan biyolojik bir olgu iken, zihin yaşam deneyimlerinden edinilen bilgilere göre kurulu yönetici bir sistemdir.
Yoga bu sistemi kırmakla ilgilenir, zihnin dışarıyı tanımak için kurulu sistemini içeriyi algılamaya yönlendirerek algoritmik olarak hareketini değiştirir bir nevi resetler.
“Zihin, doğal seçilimin bizi hayatta tutabilmek adına tasarladığı bir uyumdur” alıntısını daha güzel bir alıntı olan “Davranış, çok sayıdaki zihinsel modül arasındaki mücadelenin bir sonucudur” ile ve daha da güzeli “Biyoloji size bir beyin verir, hayat onu zihne dönüştürür.” ile tamamlayarak, zihninizin en berrak haliyle tanışabilmeniz, şu fani dünyayı aşkın bir zihin formatında sonsuz olarak algılayabilmeniz dileklerimle.
Çokça sevgilerimle,
Namaste!