Her bireyin yaşamında acı çekme deneyimi kaçınılmazdır; bu, hayatın doğal bir parçasıdır. Acıya karşı çeşitli baş etme mekanizmaları olsa da ondan kaçmak, bastırmak veya inkâr etmek gibi yöntemlerle acı tamamen ortadan kaldırılamaz. Acı, içsel bir ateş gibi yanar ve sönme eğilimindedir. Ancak bu yanmaya izin vermemek, sönmeye de izin vermemek anlamına gelir.

Acının varlığını ve enerjisini fark etmemek, onu inkâr etmek, acıyı ortadan kaldırmaz. Öte yandan, üzüntülerimize ve acılarımıza açık olmak, bu duyguları yaşamamıza izin vermek, kırılganlığımıza dokunmak, kendi içimizdeki şefkat ve yumuşaklığı uyandırabilir.

Dünya üzerinde çeşitli savaşlar yaşanmaktadır. Bireyler kendi içsel savaşlarını verirken, aileler içinde ve dışında da çatışmalar meydana gelmektedir. Zihinsel dünyamızda başlayan savaşlar, dış dünyada oynanır hale gelir. Gerek kendi yaşamımızda acıyı deneyimlediğimizde gerekse başka insanların yaşamında onların acılarını gözlemlediğimizde, bu acıların dayanılmaz olduğunu hissederiz ve zaman zaman da başkalarının acılarından etkileniriz. İşte tam da bu anlarda, kendimize yönelik hediyelerimiz kapımıza gelir ve kırılganlığımıza dokunuruz. Bu ham, hassas, yumuşak üzüntü noktasına, kalbimizin açılmasının anahtarı olan şefkat tohumuna yöneliriz. Bu kırılganlık, beni insanlığıma, kendi yaşamımda ve dünyanın diğer ucundaki diğer insanlara veya yabancılara karşı hissettiğim ötekileştirmelere bağlar. Diğer insanların acısını hissetmeye açık olma durumum ise, içsel nezaketimi ve empatimi her seferinde biraz daha canlandırır.

Dış dünyada ne olursa olsun, altında çökük kalmak zorunda değiliz. Duygularımızla oturabilir, duyumlarımız üzerinde meditasyon yapabilir ve şu anda deneyimlediklerimizi tamamen kabul edebiliriz. İşte bu, öz şefkat ve bilinçli farkındalık pratiğimizdir. Sabırlı bir şekilde dinleriz ve kendimize sevgiyle ve şefkatle bakmaya cesaretlendiririz. Kalbimizi açık tutarak, acımızı şefkatli bir hizmete dönüştürebiliriz.

Byron Katie'nin The Work yöntemi, zor ve stresli zamanlarımızla başa çıkmak ve huzura ulaşmak için mucizevi bir araç olarak kullanılabilir. Düşünce farkındalığı ve sorgulama üzerine kuruludur ve sevgi ile hoşgörü meditasyonunu içerir. Bu meditasyon, şefkatimizi ve tüm varlıklara olan bağlantımızı güçlendirir. Yüzeysel olarak basit görünen bu meditasyon, duygusal olarak son derece güçlü olabilir.

Byron Katie tarafından geliştirilen "The Work" (Çalışma), insanların zihinsel sıkıntıları, stresi ve negatif düşünce kalıplarını anlamalarına ve dönüştürmelerine yardımcı olan bir düşünce sorgulama yöntemidir. Byron Katie, kendi deneyimlerinden yola çıkarak bu yöntemi oluşturmuş ve insanların yaşadıkları zihinsel sıkıntılardan özgürleşmelerine yardımcı olmaya çalışmıştır.

The Work, dört basit soru ve ters çevirme adı verilen bir süreçten oluşur. İşte bu sorular: 

  1. Bu düşünce doğru mu?
  2. Bu düşüncenin doğru olduğundan emin miyim?
  3. Bu düşünceye inandığım zaman ne hissediyor, nasıl davranıyorum?
  4. Bu düşünceye inanmasam kim olur, nasıl yaşardım? Bu düşünce olmadan hayat nasıl olurdu? 

İlk inandığım düşüncenin karşıtları da geçerli olabilir mi? 

Düşüncenin tersini düşünmek mümkün mü? Bu durumu başka bir açıdan görmek mümkün mü? 

"The Work" pratiği, bireyin kendi düşünce kalıplarını ve inançlarını sorgulayarak daha sağlıklı, objektif ve dengeli bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı olabilir. 

Duygularını farkında ol.

Duyguları kabul et.

Bilinçli farkındalık geliştir.

Bu duyguyu yaratan düşünceyi bul.

Düşünceyi tanımla ve 4 soru ve tersine çevirmeleri uygulayarak üzerinde The Work (Çalışma) yap. 

Bu adımlar, bireyin düşünce kalıplarını sorgulayarak daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı olabilir. Öfkeni huzura, nefretini affetmeye, kıtlığını bolluğa, isyanını kabule, savaşı barışa, korkunu cesarete, cimriliğini bonkörlüğe, karanlığını aydınlığa dönüştür. 

Sevgi ile.

 

 

SİTEDE ARA

Go to top