Guru, Rehber, Öğretmen, Mürşit, Açharya... Bunların hepsi içinde aynı manayı taşır. 

Guru yani Açharya; Öğrencisinin maddi ve manevi katmanlarında ilmek ilmek çalışan spiritüel bir heykeltraştır. Bu heykeltraşın yani rehberin, varolanın içindeki şeyi yani “öz”ü, cevheri görünür kılması için kullandığı en kudretli, erkli oymasıda “ses, nefes ve harekettir”.

Gurunun, söylediği her söz bir mantradır. 

(MANTRA: Zihni bir yerden bir yere taşıyan demek) 

Yer değiştirmeyen, misyona dönüşmeyen bilgilerin sadece “malumat” olarak kalması gibi zihinlerde dönüşmediği, takdirde birer yoz “zihniyet” halini alır.  

Bu bağlamda 2 çeşit zihin tipi vardır; Derin ve sığ zihin. 

Sığ zihinli/zihniyetli insanlar hayatlarına derin insanları çekemezler çünkü sığ suları bu derinlikteki insanları doyurmaya yetmez, derin insanların sığ sularda kendileriyle alakalı keşfedecek bir şeyleri yoktur (kendileri diyorum çünkü, zihinsel düşünme yetisinde yeterli beceriye sahip akıllar her şeyin kendilerinde başlayıp, kendilerinde bittiğini bilirler) aynı şekilde derin zihinlerin içinde de sığ zihinler kendilerini bulamazlar ve boğulurlar. Birbiriyle örtüşemeyen ve tamamlanamayan bu iki zihin tipi bir araya geldiğinde “uyumsuzluk ve anlaşmazlıklar” yaşarlar. 

Kişi ikili ilişkilerinde yaşadığı bu uyumsuzlukların altında yatan temel nedeni gördüğünde suçlu aramayacak, tartışarak enerjisini düşürmeyecek ve kendine bunlardan başka çıkar yollar aramaya başlayacak.  

Kendi, kendinin açharyası olur musun? Kendi kendine rehber olmak için önce izin ver YOGA sana rehberlik etsin, sonra sen kendine rehber ol sevgili kardeşim!.. 

Yoga, bütüncül bir yaklaşımla kendini bulma ve aydınlanma yolundaki hem bedensel hem felsefi olan kadim disiplinleri içeren bir içselleştirme metodudur. (aydınlanmak demek zihnin kendini bil’ecek kadar sadeleşmesi, pürüzsüzleşmesi sonucunda hakikate ayması demektir)  

Kendinle bağlantıya geç ve ihtiyacın olana yol ol… 

Bu içsel yolda tek bir rota yoktur, evet tek bir güzergah ile benliğimizi zapturapt altına alamayız. 

Bir başkasıyla sıkı bağlar kurup, daha çok iletişime geçtiğimizde nasıl onu daha iyi tanıdığımız gibi kendimizi de tanıyabilmek için iç sesimizle mücadele etmeden ona yakınlaşmamız gerekiyor. 

UNUTMA! Öz’ün kendini tanıtması için sadece duyulmaya ihtiyacı var! 

Aç kalbini ve duy sesi… 

Veee içindeki Açharya sana kendi yolunda giderken şunu fısıldasın ki; bir şeyleri anlama gayretin içinde fark etmeye çalışman, öğrenmeye çalışmandan çok daha anlamlı... 

Namaste

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SİTEDE ARA

Go to top