Bir süredir içimizdeki enerji kanallarından, nadilerden ve vayulardan bahsediyorum, şimdi de enerji merkezlerinden, çakralardan bahsedeceğim. Ama isimlerini, bulundukları yerleri ya da renklerini değil, daha çok ne olduğunu özetlemek istiyorum.
Çakralar öze ulaşma yolunda, asana pratiği, meditasyon gibi farklı dallar ile bir arada olunca daha bir anlam kazanıyor. Çakraları tek başına diğer sistemlerden ayrı düşünemiyorum. O yüzden nefesten başlayarak bütüncül yaklaşırsak, bütün bu kavramları yerli yerine oturtabiliriz. Nasıl bedende belli sistemler var, dolaşım, sinir sistemi gibi enerji sistemi de enerji bedeninde var olan bir sistem.
Çakralar, bedende enerji akışının sağlandığı kanalların, nadilerin ya da meridyenlerin enerji taşıdığı ana merkezlerdir. Çakraları anlamak için şu örneği çok seviyorum. Bir şehir düşünün ve de şehirdeki tren yollarını. Bedenimiz bu şehir olsun, tren yolları da kanallar, enerji kanalları ve bu kanallar aracılığı ile tren hareket ediyor ve çakralar ise istasyonlar yani trenin besin ve yaşamsal işlevler taşıdığını düşünün, her bir istasyona uğrayıp besini oraya bırakması gerekiyor ve her bir istasyonunun belli görevleri var, eğer bu yolculuk sırasında raylarda bir sorun varsa tren ilerleyemez ya da gideceği istasyona geç gider ve o ana merkezdeki besin eksik kalır. Bir sonraki merkeze eksik besin olarak taşınır, enerji sistemi de böyle çalışıyor.
Çakra sanskrit dilinde (kadim bir dil) ‘tekerlek’ anlamına geliyor. Aslında bir tekerlek veya diskten fazlasıdır, dönen enerji girdapları gibi de düşünebiliriz. Tıpkı güneş gibi. Güneşin bir resmini gördüğümüzde veya fotoğrafına baktığımızda bir disk gibi görünür. Halbuki bir teleskopla yakından inceleyebilirsek eğer, devamlı olarak girdaplar halinde dönen enerji titreşimleri ile patlamalar olduğunu görürüz. Bu açıdan bakıldığında çakrayı da güneşe benzetebiliriz. Zamanda var olduğumuzdan beri topladığımız tüm bilgiler, tüm anılarımız çakralarımızda depolandığı söylenir. Bir şekilde bilgisayar diskinede benzetebiliriz; dışarıdan baktığımızda basit bir plastik parçasından başka bir şeye benzemez ancak bilgisayara doğru bir şekilde yerleştirdiğimizde sihirli bir şekilde içindeki bilgileri açığa çıkartır. Şifresini nasıl çözeceğimizi bilirsek bütün bilgi önümüze serilir. Çakralarımız da bedenimizi, zihnimizi, duygularımızı ve yaşamımızı yapılandıran diskler gibidir.
Çoğu gelenek ve sistem, omurganın tabanından başın tepesinin hemen üzerindeki boşluğa düz bir hat oluşturacak şekilde sıralanmış yedi ana çakra olduğu konusunda hemfikirdir.
Gerçekte çakraların kendi renkleri yoktur, ancak her çakra belirli bir frekansta titreşim yaydığı için, her biri benzersiz bir renge karşılık geliyor ve belirli bir fizyolojik işlev ve duygusal deneyimden sorumludur.
Çakralara kuş bakışı bakış.
Muladhara (Kök Çakra, Kırmızı) - Temel güven, emniyet duygusu, güvenlik ve topraklanma
Svadisthana (Dalak veya Sakral Çakra, Turuncu) - Zevk, zevk, cinsellik ve yaratıcılık
Manipura (Göbek veya Solar Pleksus Çakrası, Sarı) - Benlik saygısı ve kişisel güç
Anahata (Kalp Çakrası, Yeşil) - Sevgi, şefkat ve bağışlama
Visuddha (Boğaz Çakrası, Mavi) - İfade ve iletişim
Ajna (Üçüncü Göz Çakrası, İndigo) - İlham, farkındalık ve sezgi Sahasrara (Taç Çakra, Menekşe) - Maneviyat ve aydınlanma
Çakralar davranışımızı yönetir, duygusal yaşamımızı şekillendirir, en derin arzularımızı ifade eder ve fiziksel bedenimizin ve kişiliğimizin yapısını oluşturur. Çakraları anlamak, varlığımızın her seviyesinde bize öz-bilgi verir. Diyebiliriz ki Çakralar, doyum ve aydınlanma yolculuğumuzun haritasını bize çıkarıyor. Yoga, bu yolculuğu hızlandırmak için çakraların enerjisini kullanmak üzere tasarlanmıştır.
Çakralar ve nadiler yani enerji kanalları arasındaki etkileşim, yaşam gücü enerjimizin dolaşımını kontrol eder. Bedendeki ve zihindeki duygusal ve fiziksel rahatsızlıkların, dengeli bir enerji akışını engelleyen, akışın yetersiz , aşırı aktif veya tıkanmış olmasının, düzgün çalışmayan bir çakradan kaynaklandığı düşünülmektedir. İdeal durum, dengeli bir enerji akışına izin veren yedi çakranın hepsinin açık olduğu durumdur.
Çakrada enerji akamadığında ya da neredeyse duracak kadar yavaş akmaya basladığında hem fiziksel, hem zihinsel sorunlar olarak yansır bu bize. Bir çakra yüksek titreşimle dönmeye başladığında ise enerji özgürce akar. Çakraların yavaşlamasının veya tıkanmasının en önemli nedeni fiziksel ve zihinsel gerginliklerdir. Bir başka neden de olumsuz duygulardır; özellikle de korku. Bedenimizi, zihnimizi ve duygularımızı korkudan özgürleştirdiğimizde çakralarımızı bilinçli olarak açmaya gerek bile kalmaz, enerji kendiliğinden doğal olarak akar. Tıpkı bir çiçeğin açmak için sadece güneşe ve suya ihtiyaç duyması gibi. Yaptığımız yoga, nefes pratikleri, imgeleme, karşılıksız hizmet etme, meditasyon-bunların hepsi çakralarımızın genişlemesine ve dengeye gelmesine yardımcı olur. İşte bu farkındalıkla eylemlerimizi yeniden gözden geçirerek bedenimizle kurduğumuz tam bir farkındalık içinde enerji akışımızı yeni baştan düzenleyebilmek bizim elimde arkadaşlar.
Namaste.