Kabul edelim ki bir çoğumuz değişim vaadi ya da en azından olasılığı ile yoga yapmaya hevesleniyoruz. İster fiziksel ve zihinsel, ister duygusal veya ruhsal odak noktamız her ne olursa olsun, tekrar tekrar geri dönüyoruz çünkü yoga böyle bir dönüşümsel uygulama olarak lanse ediliyor.
Ancak hangi yoga stilini seçeceğimizi veya nerede kiminle yoga pratiği yapacağımızı ne kadar dikkatli düşünsek de, pratiğimize ne kadar coşku katsak da her zaman beklediğimiz ilerlemeyi yaşayamayabiliyoruz. Amacımız ister sıkı kaslarımızı gevşetmek, ister zorlu bir asanayı öğrenmek, isterse stresi azaltmak veya zihnimizi susturmak olsun, her gün uygulamamızda hala aynı yerde olduğumuzu hissedebiliriz. Uygulamanın vaadi konusunda ne kadar büyük beklentilere girersek, işler öyle yürümediğinde o kadar demoralize olabiliriz. Ve bazen yoga sadece “işe yaramıyor” gibi görünebilir.
Bu, yoganın başarısız olduğunu göstermiyor tabii ki. Hayatta herhangi bir şey her zaman basit veya anlaşılır değildir. Belki de bu ilerleme eksikliği hissini vazgeçmek için bir neden değil, varsayımlarımızı tekrar gözden geçirmek için bir fırsat olarak görmeliyiz. Yoga istenen etkiye sahip olmadığında pes etmektense, buna sebep olabilecek senaryolar üzerinde durup düzeltme yoluna gitmek beraberinde bambaşka ilerlemeleri yaşatabilir.
Peki yogadan beklediğimiz sonuçları göremememizin sebepleri neler olabilir?
- Gerçekçi olmayan beklentiler
İster yogada ister başka bir şeyde sorunlarımıza hızlı çözüm istememiz doğal. Özellikle devam eden sağlık sorunlarıyla veya kendi yaşamlarımızda oynadığımız rolün farkındalığıyla ilgili olarak hızlı bir düzelme nadiren görülür. İyileşme süreci her zaman öngörülebilir veya doğrusal değildir ve iki adım ileri, bir adım geri gibi görünebilir veya hissedilebilir. Bu süreçte sorunun bir yönünü çözerken, diğerleri ortaya çıkabilir. Anında rahatlama istediğimizde tüm bunlar sinir bozucu olabilir.
Bu senaryoda, iyileştirmenin nasıl görünebileceği ve ne kadar sürebileceği konusunda daha gerçekçi beklentiler geliştirmek çok önemlidir. Zihnimiz sürekli olarak uyum sağlar ve bir durum yavaş yavaş düzeldikçe, başladığımız yeri unutmak kolaydır.
Önceki örneğimize geri dönersek; uykularını iyileştirmek için yoga pratiği kullanan öğrenciyi hatırlayalım. Belki de yoga pratiğine başlarken öğrencinin uykuya dalması bir saat kadar sürüyor, gece dört-beş kez uyanıyor ve sabahları halsiz hissediyordu. Onarıcı bir yoga ve meditasyon sınıfının gecesi hafif bir gelişme fark etti ve her gece yatmadan önce en sevdikleri onarıcı pozu uygulamaya başladı. Birkaç hafta sonra, uykuya dalması hala çok az zaman aldı ve hala gece iki veya üç kez uyanıyordu ve sabahları yavaş hissediyordu. Uyku kalitesi, zihinde hâlâ önemli bir sorundu ve algısı, hiçbir gelişme olmadığı yönünde olabilir. Yoga felsefesiyle ilgili bir başka kavram da viveka'dır, yani zeka, anlayış veya sınırlı algımız tarafından bulutlanmayan bir şekilde neyin doğru veya gerçek olduğunu ayırt etme kapasitesi.
- Düzensiz veya yetersiz uygulama
Bedenlerimiz ve beyinlerimiz inanılmaz derecede uyarılabilir ve üzerlerine yüklenen taleplere beklenen yanıt da sürekli değişir. Kas gücü oluşturmak ve kardiyovasküler sağlığı iyileştirmek için fiziksel olarak kendimize meydan okuruz. Ancak bir koşu antrenmanı veya bir spor salonu seansı değişikliği istemek için tek başına yeterli değildir. Yoga pratiğimiz için de durum aynıdır.
Uykularına yardım için yoga arayan birini düşünün, yıllarca uykuya dalmak veya uykuda kalmak için mücadele eder, yoga ve meditasyonun yardımcı olabileceğini duyar. Haftalık bir derse katılır ve birkaç seanstan sonra, dersten sonraki bir gece daha derin dinlenmek için yeterince uykuya geçtiğini hisseder, ancak uyku kalitesi bir sonraki gece başlangıç seviyesine geri dönebilir.
Bu, uygulamanın başarısızlığı mıdır, yoksa uygulama sıklığı bedende ve zihinde yıllarca süren kalıplara karşı koymak için yetersiz midir? Yoganın kalıcı bir değişim yaratması için tutarlı bir şekilde yapılması gerektiği açıktır. Maalesef hepimiz pratiğimize yeterli sabır veya anlayışı göstermiyoruz. Eski yoga metinlerinde bilge Patanjali, uzun bir süre boyunca sürdürülen ısrarlı ve gayretli çabaya duyulan ihtiyacı vurgular.
Özellikle uzun süredir devam eden kalıplarda değişim arıyorsak yoga pratiğine geldiğimizde, makul bir süre boyunca düzenli ve sürekli pratik yapmaya hazır olmamız gerekir. Yoganın sadece sonunda ne olduğu değil, kendimizi yol boyunca nasıl tuttuğumuzla ilgili olduğunu da unutmamalıyız.
- Doğru olmayan bir yaklaşım
Herkes farklıdır. Bir kişi için, hatta insanların çoğunluğu için işe yarayan bir yaklaşım, herkes için mutlaka işe yarayacak diye bir kaide yok. Dolayısıyla uygulamamız ne kadar popüler olursa olsun, araştırmalarla ne kadar iyi desteklenirse desteklensin, uygulamada ne kadar özverili ve gayretli olursak olalım, yine de istenen etkiyi göstermeyebilir. Bu nedenle, bir süredir, mat dışı uygulamaların etkisini göz önünde bulundurarak, özenle pratik yapıyorsanız ve hala gerçekçi bir fayda görmüyorsanız, muhtemelen yolu değiştirmenin zamanı gelmiştir.
Yoga çok çeşitli uygulamalar sunar, bu nedenle yeni bir yaklaşım benimsemek, kullandığınız pozları veya uygulamaları değiştirmek, odağınızı farklı bir kas veya anatomik harekete kaydırmak veya farklı öğretmenlerden veya yoga stillerinden tavsiye almak faydalı olabilir. Mesela uyku problemi için bu, onarıcı yoga ve meditasyon yerine hafif hareketler veya nefes çalışmaları yapmak anlamına gelebilir. Aynı zamanda başka bir uygulamaya veya bir sağlık uzmanına danışmak da olabilir. Ayrıca gece yoga rutinleri ile birlikte bir uyku uzmanı, doktor ve hatta bir terapistle görüşmeye değer olabilir.
- Matın dışındaki hayat
Bedenimizin ve zihnimizin hayatımızın taleplerine uyum sağladığı gerçeğini tekrar gözden geçirdiğimizde, yoga pratiğimizin dışında yaptığımız şeylerin de pratik içinde yaptıklarımız kadar etkili olduğu ortaya çıkıyor. Duruşumuzu değiştirmeyi hedefliyorsak, örneğin günlük yoga pratiği bile masa başında çalışırken aldığımız pozisyon kadar etkili olmayacaktır.
Daha iyi uyumak isteyen öğrencimizi düşünün. Yatmadan önce, loş ışıklı sessiz bir odada, belki bir meditasyon uygulamasını dinlerken, günlük bir rutine oturttuğunu hayal edin. Bu günlük uygulamayı birkaç ay boyunca sürdürdü ve hala uykularında sadece küçük bir iyileşme görüyordu. Ama uykusuna etkide diğer uygulamaların (ister biraz daha enerji için bir ikindi kahvesi, ister akşam yemeğinde bir veya iki kadeh şarap, isterse geceye gitmeden önce e-postaya son bir bakış olsun) karşı etki yapma olasılığını göz önünde bulundurmakta fayda var.
Yoganın fiziksel uygulaması inanılmaz derecede güçlü olabilir, ancak sihirli değildir. Bilge Patanjali'nin asana (pozlar), pranayama (nefes) ve meditasyonun sadece küçük parçalar olduğu bir uygulama sistemi kurmasının bir nedeni var; birçok yönden günlük hayatımızı oluşturan alışkanlıkların bir yansımasıyız. Bununla birlikte, yogada öğrendiğimiz farkındalık, uygulamamızın etkisine ters düşen alışkanlıkları belirlememize yardımcı olabilir.
Sonuç olarak; gerçek yoga pratiği, bir matın sınırları içinde yaptığımızdan çok daha geniş ve derindir. Patanjali, Abhyasa'nın çabasını, aynı derecede önemli olan Vairagya’nın teslimiyeti ile dengeledi; bu kavram, birçok yoga felsefesi metninde bahsedilen ve bağlanmama anlamına gelen bir kavramdır. Bu yüzden kullandığımız yöntemlere çok sıkı bağlanmadan, sabırla ve ısrarla değişim arayışı için çalışmalıyız. Başarılı bir sonuca ilişkin algımızda bir değişiklik için boşluk bırakmamız bile gerekebilir. Örneğin, öğrencimiz gece bir veya iki kez uyanmaya devam edebilir, ancak her sabah etkili bir şekilde çalışması için ihtiyaç duyduğu enerjiye sahip olmakla yetinebilir.
Yoga pratiği bir dönüşümdür, ancak her zaman hızlı ve kolay değildir. Bazen istediğimizi düşündüğümüz dönüşüm bile olmayabilir. Daha iyi bir uyku, esnek hamstringler, korkularımıza meydan okumak, daha iyi duruş veya stresi yönetmek için bir arayış olarak başlayan şey, tamamen beklenmedik bir yerde başka bir yolculuğa dönüşebilir. Yoga matında öğrendiğimiz araçların faydalarını bilinçli olarak fark etsek de etmesek de, uygulama bize sessizce rutinlerimizi, yöntemlerimizi, beklentilerimizi ve hatta algılarımızı değiştirmeyi öğretebilir.
Her ne olursa olsun şimdi ve burada, bir bütün olabilmek dileğiyle…