Yogada sık sık kullanılan bu metaforu çok seviyorum.
Vücudumuzu esnetelim diye bir yoga dersine gidersin ve bir bakarsın ki Yoga bundan çok daha fazlası... Ben Hatha Yoga hocasıyım, Yoga Asanalarını, duruşlarını ve nefes pratiklerini uyguluyor ve öğretiyorum.
Bana her gün yoga yapıyor musun dediklerinde bir duraksıyorum, neyi soruyorlar gerçekten diye düşünüyorum. Yoga benim her an içimde. Kıymetli bir hocam bana yoga yapma, OL demişti. Bu hep aklımda benim. Ama fiziksel pratik soruluyorsa eğer ben fiziksel başka aktiviteler de yapıyorum. Pilates, Yoga balance yapıyorum, düzenli olarak gym e gidiyorum, bisiklete biniyorum, fly yoga yapıyorum. Yoga pratiği için ise, bunların dışında ya da bunlardan fazlası demem daha doğru olur.
Benim için YOGA mutlu bir yaşam için bir hayat bakışı, bir yol, bir harita. Peki nasıl mutlu oluruz, tabii ki sağlıklı, ağrısız bir beden ile, huzurlu ,sakin bir zihin ile, rahat akan bir nefes ile... Yogada ben bunları buluyorum. İki bacak aç, tepesi taklak dur, iki de derin nefes al değil... Aslında bedeni meditasyona hazırlıyoruz bu fiziksel pratiklerle. Bütün hedef maymun zihni yatıştırmak ve dinginleşmek aslında.
MAYMUN ZİHİN NE DEMEK?
Atomun içindeki o büyük boşluktaki bir elektron gibi, proton ve nötronlardan oluşan çekirdeğin etrafında dönmekteyim sanki. Zihnimdeki onca düşünce, hep orada. Tıpkı bir rüzgar gibi... Rüzgar dediğimizde bilirsiniz ki hareket var. Zihin dediğimizde de doğası gereği hep çalışır, fikir ve çözüm peşindedir. Neler neler geçer aklımızdan. Resim yapmak benim için bir içe dönmek oldu... Yoga yolunda bocalayan sırf ben miyim diye çok sordum en başlarda... Hep diyoruz yoga demek bu yaptığımız asanalar demek değil, peki ne demek? Patanjalinin yoga sutralarını çalıştım, defalarca üzerinden geçtim sutraların. Cinsel enerjini nasıl kullandığını da gözden geçirmelisin diyor.
Yogaya hobi de diyemem. Bu bir yürünecek yol, tüm dikkatinle içine bak, dışa dönük hayatından içeri yönel diyor.
Yoga yaptığını düşünüyorsun, adıyor musun kendini bu yola bir bak...
Hadi "Alma" duygumuzu sorgulayalım birazda... İhtiyacımız olduğuna inandırmışız kendimizi.
Zihin böyle işte, bir oradan bir buraya hareket halindedir. Onun doğası böyle, ona kızamayız. Bir maymuna daldan dala atlıyor diye kızabilir miyiz? Ama zihin böyle alabora olmuş bir deniz gibiyken de derinlerde ne var onu göremeyiz. O yüzden bütün çabamız o suyu durgunlaştırmak, zihnimizi dinginleştirmek…
-Kendini benden ayrı görme. Bende ne görüyorsan aynı olduğunu hatırla. Neden yargılamak var o zaman. Yargılama, sen içine dön. Bilinci durgunlaştır ki bir elmas gibi yansıt gerçekliğini. Bilincindeki dalgalarını durdur ki, berraklaşsın bilinç ve görebilelim altındakini.-
Evet işte böyle anladım Patanjali'yi ben.
Namaste