Yakın bir zamanda yine korkunç bir terör saldırısıyla sarsıldık. Pandemi, ekonomik çöküş, savaş vs derken terörün hain yüzünü yeniden göstermesi bastırılmış pek çok olumsuz duygu ve düşünceleri de tetikledi.

Zaten insanlık tarihi boyunca, oldukça gergin bir dünyada fazlasıyla gergin süreçlerden geçtik, geçiyoruz ve bu koşullar altında korku, umutsuzluk, depresyon vb psikolojik baskılar altında akıl ve ruh sağlığımızı korumaya çalışıyoruz. Tüm bunların yanı sıra bireyler ve toplumlar arasındaki ideolojik, inançsal, kültürel fikir ayrılıkları ve iyice açılmaya çalışılan uçurum kolektif bilincin birlik duygusuna darbe üstüne darbe vuruyor. Halbuki böyle zamanlarda en çok ihtiyacımız olan şey kolektif bilinci korumak, bir olmak birlik olmak. Buna ulaşmak, ortak bir zeminde buluşmak için de yine en ideal yol olarak karşımıza Yoga çıkıyor.

Tüm siyasal, dinsel, ideolojik görüşlerden münezzeh başlı başına kadim bir öğreti olan Yoga aynı fikirde olmayanların bile birbiriyle iletişim kurmasını sağlayan koşulları sağlıyor. İnsanların sağlıklı ve doğru iletişim kurabilmeleri için sinir sistemlerini dinlendirmeleri, kendilerini saldırı, tehdit ya da baskı altında, kızgın hissetmemeleri gerekiyor. İşte burada yoga ve tefekkür pratiği devreye giriyor. Yeni fikirlerin tohumlanması için zemin hazırlıyor. Ve bunun bile dikkatli bir şekilde yapılması gerekiyor.

Yogik bir bakış açısıyla, sandığımızdan çok daha fazla ortak yönümüz var. Paylaşamadıklarımız yerine paylaştıklarımız hakkında konuşmamız gerekiyor. Ortak noktalar aramak yoga pratiğinin bir parçası, Namaste'nin ortak çevirisini bu şekilde somutlaştırıyoruz yani birbirimizdeki insanlığı görmek ve onurlandırmak. Bir araya geldikçe aslında o kadar da ayrı gayrı olmadığımızı fark ediyoruz. Tek bir ayrılık var o da bizim yarattığımız.

Yoga pratiği birlik uygulamamıza yön verebilir. Asana pratiğinde birisinin sunabileceği ipuçları, zorlu konuşmalar için de geçerlidir; şu anda göründükleri şekliyle şeylerin zorlu doğasına uygulanabilirler. Asanalarda bunu yapabiliyorsak, hayatta neden yapamıyoruz?

Yoga ve meditasyonla, aktivist ve ideolojik çalışmaları birleştiren, ortak dil oluşturan bir etki yaratmak mümkün. Zaten yoganın vaadi ve kutsaması, bunların bir araya gelmesi, birleştikçe güzel bir meleze dönüşmesi. Üstelik yoga uygulaması sadece matın üzerinde asana veya meditasyon yapmaktan ibaret değil, yoğun trafikte sadece bir gülümseme, sabah mesaiye yetimeye çalışırken metroda bir selamlaşma, çocuklu bir annenin veya yaşlı birinin market torbasını taşıma, bizden çok başka düşüncede ve kültürde birinin acısını paylaşma da olabilir. Eğer bunu ciddiye alırsak çevremizdeki ortamı nasıl değiştirdiğini, nasıl bir sinerji yarattığını da görmeye başlayabiliriz.

Yogayı, tefekkür alanında kolektif bir eylem olarak düşünebilir, geleceği tahmin edemesek de, şimdiki zamanla elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz. Yoga bizi bireysel olarak dönüştürebiliyorsa, toplu olarak neden olmasın? Yoga'nın dönüştürücü gücüyle, zor zamanlarda karanlığa karşı bir ve bütün olarak aydınlığa erişmek umuduyla…

Go to top