Yediğinden, eylediğine, düşündüğünden, söylediğine, bütün biyolojik sarfiyatların satvik niteliğe erişebilir mi?

Satva ileri idrak boyutuna erişmek için gerekli olan her şeyin saflık formudur ve her hali niteleyebilir cinstendir, kendi tercihin uğrunda her halinle satvik olabilirsin.

Sanskrit dili kökenli olan “GUNA” kozmik enerjinin atfettiği niteliklerdir, doğadan evrene yayılan ilkelerdir.

Satva saf enerjidir, doğa ile uyumdur, ilahi nizamın as kaidesidir, ahenktir, adaptasyon yeteneğidir, bilgidir, iyilik halidir, erdemdir, mutluluktur, kozmik enerjinin gücüdür. 

Batı yani modern tıbbı, hint tıbbı yani ayurvedik tıp, çin tıbbı, doğu tıbbı gibi bir çok ayrı yaklaşım aynı şeyi savunur yediklerinin beden arayıcılığı ile beyinle (felsefi unsura göre zihinle) direkt ilişkisi vardır. Kendi deyimimle şöyle açıklayabilirim zihnin bedeninin bir uzvu ve  uzantısıdır.

Satvanın yaratıcı enerjisinden faydalanmak için yogik bir yaşam tarzı edinmek gerekir.

Yogik bir yaşam tarzı demek doğrudan satvik tavırda olmak demektir. Satva saf enerjidir, doğanın özüdür yani doğa ile satvik ilişkide olmaktır ona zarar vermeden yaşamını sürdürmek, indirekt yollarla da yani yediklerinle de  ona zarar vermemen gerekiyordur bunu yaptığında zaten doğa seni satva formuna sokuyor dışarıdan satvik nasıl beslenir veya yaşanır gibi cevaplar aramana gerek yok çünkü doğa ana sana ait olmayanı ve yaramayanı sana vermez endüstriyel gıdaların hiçbiri doğanın eseri değildir, evinde kullandığın hiçbir kimyasal ondan gelmez, vücuduna nüfuz eden hiçbir sentetik onun toprağından üretilmez.

Yoga felsefesine göre gunalar, doğanın 3 temel gücü olan, Vedik bilgiye göre ise evreni oluşturan 3 temel enerjinin niteliklerini temsil eden Satva, Rajas ve Tamastır. 

Yoga felsefesi satva’ya yoğunlaşır ve onu geliştirmek adına pratikler üretir bu bir yeme orucu olabilir, eylem orucu olabilir veya takındığın tutumlar olabilir. Bunlara da TAPAS denir, tapas süreklilik ve alışkanlık halidir, amacına tutku ile bağlanmakta denebilir.

Peki ya beslenme konusu?

Satvik beslenmek satvik (saf) enerjimizi yükseltir vejetaryenimsi ama tam olarak vejetaryen olmayan bir tarzdır.

Satvik beslenmeye nasıl başlanmalı?

Öncelikle ilk kural az yemek. Az yiyen çok yaşar derler bence bu söylem çok doğrudur, sağlıklıda olsa her besin vücuda bir enerji yüklemesidir ve aldığı bu enerjiyi vücut kullandıkça bir bakıma kendini tüketmek zorunda kalır ancak kendine yetecek kadar beslendiğinde vücut kendi sağlığını korumak, optimale ulaştırmak ve hasarlı dokularını yenilemek adına otonomik fonksiyonlarını rahatlıkla gerçekleştirir aksi halde bütün enerjiyi yediği yemekleri sindirmekle harcar ve bu da bedeni tamamen tamasik (toksik) hale getirir. 

İşleme uğramamış, satvik yani bedeninle, yaşınla, mevsimle ve saat ile uyumlu gıdaları seçerek diyetimizi oluşturabiliriz, unutma paketli ürünlerin hepsi ölü ve enerjisiz besinlerdir.

Ne yememeliyiz?

“Kahve, aşırı baharat, acı, mantar, alkol, şeker, konserveler, soğan, sarımsak, et, süt, yoğurt, peynir“ Bunlar kaçınılması gerekenler.

(Hayvanların karmik kayıtlarını bedene almamak için hayvansal gıdalardan uzak duruyoruz) 

Neler yiyebiliriz?

“Su, bitki çayları, tereyağı, zeytinyağı, sebze ve meyveler, karabuğday, chia, pirinç, kinoa, mercimek, soya, maş fasulyesi, yulaf, fındık, fıstık, badem, kaju, zerdeçal, kimyon, zencefil, karabiber, yenibahar, kişniş gibi baharatlar az miktarda kullanılır. Tahin, hindistancevizi yağı, bitkisel sütler, hurma, gün kurusu gibi kurutulmuş meyveler. 

Tahılları filizlendirerek yemek içerdikleri protein değerini katladığı ve besin değerlerini arttırdığı için de ayrıca önerilir :) 

Sağlıkla kal,
Namaste

 

 

 

 

 

Go to top