Uzun yıllar önce yogaya başlarken, açıkça söylemem gerekirse yolun beni nereye götüreceği konusunu hiç düşünmemiştim. O zaman ki tek amacım fiziksel olarak iyileşmekti, aklımda yol nereye varacak ya da ben bir zaman gelip de sıkılır mıyım? gibi bir sürü soru olmasına rağmen bu konuda o an için ne bir fikrim ne de bir cevabım vardı.
Benim için esas olan hakkında zerre kadar bilgim olmadığı halde kendimde yoga yoluna çıkacak cesareti bulmuş olmamdı. Bunca yıl sonra hala o yoga cahili kadının, bitmek bilmez merakından güç alarak, o cesareti kendinde bulmuş olmasına şükrediyorum.
Öğrendim ki bazen cesaret edebilmiş olmak bile yeterli oluyor. İlk zamanlar zorlanmadım mı? Ne kadar çok zorlandım bir bilseniz, bildiğiniz odundan bir bedenle pozları yapmaya çalışmak, pozları kolayca yapabilenlerin karşısında hissettiğim eksiklik duygusu ve hissettiğim daha bir sürü negatif duyguya inat denemekten vazgeçmedim. İnatçı olmak bizim ailede genetik, inatçılığımın ara sıra zararını görsem de, yoga yolunda ilk zamanlarda en büyük desteğim bu huyum oldu. İnatçılık zaman içinde sabır ve disipline dönüşürken, ben bayağı bir yol kat ettim. Çıktığım yolun bana ne kadar iyi geldiğini fark ettiğim de, yolun gerçekten farkına vardım.
Yoga hep öğrenci olarak kalacağınız, hakkında her şeyi biliyorum diyemeyeceğiniz, o yüzden öğrenme sürecinin kesintisiz devam ettiği bir disiplin ve bunca popüler olmasına rağmen hala “bağdaş kurup, oturmaktan sıkılmıyor musunuz?” sorusuyla sıkça karşılaştığımız bir yol. Yolun bir yere varması şart değil, yolculuğun kendisi o kadar öğretici ki bir yere varmak amacınız olmaktan çıkıyor. Amaç en doğruyu öğrenmek ve öğrencilerinize en doğruyu aktarmak, kırmamak, dökmemek ve incitmemek, en kolay pozlarla bile kendindeki ilerlemeyi fark edebilmeyi başarmak.
Asana pratikleri, yoganın basamaklarından biri olsa da gerçekten poz akışlarının yoganın içinde kullanılmaya başlaması 1900’lü yılların başına denk geliyor, o zamana kadar yoga daha çok nefes ve meditasyon çalışmaları gibi hep spirütüel alanları kapsıyor. Sonra zaten var olan asanaların uygulanmaya başlanması ile pratik akışları, yogayı daha görünür ve popüler hale getiriyor.
Yoga bütüncül bir yaklaşım bedenin, zihnin, ruhun, nefes ve pozlarla birbirine uyumlanıyor, pratikler zamanla kolaylaşıyor ve her pratiğin sonunda değişimine doğru bir adım daha atmış oluyorsun. Yoga arkasından gitmeye değer bütün olarak farklılaştığın eski alışkanlıklarından, sana zarar veren huylarından her adımla biraz daha uzaklaştığın bir yol. O yüzden yoga öğrenirken yolun kestirmesini aramayı hiç düşünmedim, gücüm yettiğince peşinde kalmaya niyet ettim, her öğrendiğim bilgi ile biraz daha genişledim.
Yoga hiç farkında olmadan çıktığım beni bana tanıtan, öğrendikçe dönüştüğüm en güzel yolculuğum. Yoga dışında birçok fiziksel disiplinde pozlar ya asanaların kendisi ya da onlardan esinlenilmiş varyasyonları, kısacası bütün disiplinler birbirini besliyor. Aslında ne yaparsanız yapın illa ki yoga yapmanız şart değil ama hareket mutlaka şart, dans edin, yürüyün, yüzün, pilates ya da canınız ne isterse yapın ama yeter ki oturduğunuz yerde kalmayın. Kendinizi bir kenarda unutmayın, ihmal etmeyin, kimseden sizi gözetmesini beklemeyin, kendiniz için var olmaktan asla vazgeçmeyin, hiç bilmediğiniz yollara çıkmaya cesaret edin.
Ne demiş atalarımız “işleyen demir, parıldar” bu yüzden size iyi geleceğini hissettiğiniz herhangi bir yola çıkmaktan çekinmeyin. Yolun kendisi kadar, yolda kalabilmeyi başarmakta sana çok şey katacak. Merak edin, cesaret edin ve bir yola adım atın sonrası zaten gelecektir.
Hoşça kalın. Sağlıklı kalın.
Namaste.